Oh olsun mu gerçekten?
Ankara’da her gün yanından geçilen sokağın tam ortasında patlayan hayatlar… Duvarlara takılan mutluluk tebessümleri… Çivilerle bezenmiş bombanın yarım bıraktığı hikâyeler… Ve hayat devam ediyor… Siirt’te düğüne gittiğini sanan fakat karşılarında yeni bir düğün bulan dört hayat… Sivil masumiyetine sıkılan kurşunlar… Ve yarım kalan yaşam sevinçleri… Yarım kalan mutluluk hikâyeleri… Ve hayat devam ediyor… Çocuklar ağlarken… Bitlis’te her şeyden habersiz bir yaşam… Belki de tek şansı vardı para kazanmak için… O da akranları gibi üniversite kazanma hayalleri kurmuştu belki de… Fakat kendisini polislik yüksek okulunda bulmuştu. Vakit burada tamammış meğerse… Yarım kalan hayaller… Ve hayat devam ediyor… Bir tarafın hikâyesi sonlanırken diğer tarafın da sonlanmıyor mu ki? Bu ateş nereye kadar yüreklerimizi yakmaya devam edecek… İnsanı insan olarak ne zaman görmek için adım atacağız. Dağda ölen de bizim evladımız, şehirde ölen de ne zaman diyebileceğiz… Yoksa kabaran mi