"Vur Kadehi Ustam"a dair...


Bazen bir şarkıda kaybedersiniz kendinizi, bazen bir şarkının tam ortasında bulursunuz tüm kaybettiklerinizi...
İnsan duygularının yükü altında ezilen bir varlıktır, ezildikçe kendine gelen, kendi kapısını çalan... Buna rağmen dünya yükünü taşırken cesur olması ilginçtir. Dağların parçalandığı, kimsenin yüklenmediği yükü istemesi ve taşıyacağını düşünmesi... Belki de bu yüzden, insan daha dünyaya gelirken kaybeden bir varlıktı, kazanmaya oynaması da bundandı... Kim bilir...

İnsan kendinde kendini geçen tek varlıktır. Kendinde kendisini alt eden, yendikçe yenilen... Bir kadeh vurulması gerekmeden sarhoşçasına davranan... İki satırlık adamları musallat ederken ömrüne, iki satır olmayan kendisini musallat etmesi, tüm adamlıklara... Dostoyevski'nin dediği yerde durması; her zaman başrole kendini layık görmesi... Çamurda bile kahramanlık taslaması... Çamurken özü...

"Bundandır böyle dibe vuruşumuz..."
Dipte olduğumuzu fark etmekle dibe vurmuş mu oluyoruz? Söndürdüğümüz fenerin etkisi olmasın bu aldanış... Kararttığımız nur cemalimiz ya da... Bir kaşıkta bulduğumuz kendimiz, ya da bir kaşık kadar kalan cemalimiz... Cemal'in hatrına...

Kalan sağlar bizim midir bilmiyorum, ama acıdan hep mayhoş yaşıyoruz... Acıdan mayhoş yaşadıkça acıdan dirilmenin imkansızlığını düşünüyoruz. Oysa Dostoyevski kulaklarımızda çınlayan şu hakikati cesurca dile getiriyordu: "Bizim manevi varlığımızın biricik kaynağı acı değil mi?"

Acı çekmek insanı olağanüstü bir gücün etkisi altına alıyordu. Acı çektiğimiz şeyin değeri kadar değerimizin arttığını sanmamız bunun en temel göstergesidir. Oysa acıyı çektiğimiz derecede değil, acıyı anladığımız derecede değerleniyorduk. Dünyadaki herhangi bir acıya ortak oldukça varlığımızın dehlizlerindeki yaraları kapatabiliyorduk. Kapandıkça kaşınan yaralarımız... Kaşındıkça kanayan ve tekrardan acıya düştüğümüz yaralar... Biz arkamızda yara bırakarak dünyaya gelen bir varlık değil miydik?

Bundandır böyle dibe vuruşumuz... Kadehi vurmadan sarhoş olmamız, bir müzikte kaybetmemiz kendimizi... Ya da bir müzikte bulmamız... Damla sakız hayallerimizde... Yakamozun vurduğu değil, aksine vurmadığı... Yokluğun karanlığında...

Biz karanlıktan geldik ışıkların dünyasına... Dipten... Dipler bize yabancı değil... Hayat bize karanlıklarda gülümsedi hep...Sılamızda... İlk günümüzde, düşmemizde...

Yorumlar

Bu blogdaki popüler yayınlar

G/özlerdeki Pencere

İkinci El, Temiz, Satılık Dert!

Vicdansız İnsanlığımız